Meb Yayınları’ndan, 1971
basımlı, büyük ihtimalle sonradan ciltlenmiş bir kitap. Türk klasiğidir diye
aldım ama ben klasikleşecek bir yönünü
göremedim. Sanki kadınları, aşk romanı okurlarını çeksin mantığıyla konulmuş
izlenimini veriyor “Gönül Hanım”
ismi. Baş kahraman Tolun Mehmet Bey, Sibirya’da savaş esiriyken tanıştığı Gönül
ve Bahadır isimli iki Tatar genci ve Bela Zichy adlı Macar kontu ile birlikte Türk
illerini gezmek, Kül Tigin kitabesini
incelemek için seyahate çıkar.
Yazarın –bana göre- kendi
düşüncelerini birebir söyletmek maksadıyla oluşturduğu kahramanlardan birinin
Harf İnkılabı hususunda görüşleri: “…
görünüşte ayrı fakat gerçekte … Yunancadan değiştirilip çıkarılmış Latin
alfabelerini kabul etmek de fikir yolundaki ilerleyişimizin eserlerini bir anda
yok etmek demek olduğundan, elimizdeki Arabça harfleri dilimize göre ilmi bir
surette ıslah ve imlamızı ona göre değiştirmek ve düzeltmek şarttır.”
Fikir yolunda bizim dışımızda
milletlerin kayda değer ilerleyişini daha kolay takip edebilmemi sağlayan Harf
İnkılabı için emeği geçenlere minnettarım ben şahsen.
Gönül Hanım, Kont ve Tolun Bey
arasındaki aşk üçgeninden bahsedeyim bir de. İki erkek Gönül’ü sever ama Kont
reddedilince alır eline iki yüzük, bunları nişanlamaya kalkar. Bunu yaparken de
Turan soyundan geldiği için çok fedakar olduğunu filan geveler. Tolun ise “Vay
sen fedakarlık yaparsın da ben yapmaz mıyım, reddediyorum nişanlanmayı” diye
horozlanır. Heyecana gel. Sonuçta kitabeleri gezip, Türk şehirlerine dair son
derece ansiklopedik tasvirlerle bezeli yolculuğun sonunda Türkiye’ye gelerek
evlenirler Tolun ve Gönül.
“Zorlama” ve “didaktik”
diye tanımlayabileceğim bu roman
gösterdi ki, Ahmed Hikmet okumak bana göre değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder