Favori yazarımın favorim
olamayan kitabı. Atlas Kitabevi basımı bu kitapta yabancı bir ülkede, bir
oturma odasına kulübe içinde, elinde bir fenerle kondurulmuş gördüğü iskeletin
benzerini yapmak için mezarlıklardan kemik toplayan Tayfur ve arkadaşı olan
doktorun maceraları yer buluyor. Onları korkutmak için keçilere sarık bağlayan
ve Gülyabani filmindeki gibi kukla iskeletler oynatıp mezarlıkta ışıklar
çaktıran, kahkahalar ve hıçkırıklarla mezarlığı inleten gizemli kişilikler
vardır. Yaptıkları soruşturmalarla bunların mezarlık yakınında bir evde oturan
Banu Hanım ve tayfası olduğunu anlasalar da bu arada Tayfur Banu’ya abayı
yakar.
Kitap yarattığı gizem havasının
bana göre hakkını pek veremese de bazı fantastik kısımlar olaya ilginçlik
katıyor. Mesela evin hizmetçilerinden, Tayfur’a ümitsizce aşık olan Nasıra’nın karşılık
bulamayınca evdeki iskeletle aşk yaşayıp kucaklaşması. Tayfur’un Banu’nun aşığı olduğunu bile bile evlendikten
sonra evine eşantiyon gibi gelip yerleşen adama göz yumması… HRG’nin kendine
özgü felsefesini ve hakim olduğu yaygaracı kadın üslubunu yeterince içermeyen
kitabımızı rafa kaldırıp önümüzdeki kitaplara bakıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder