1960’larin
sonu ile 1980’ler arasinda soyle bir adet varmis bence: Varlik Yayinlari
kitaplarini –belki de ucuz diye- alip birilerine hediye etmek. Diger bir adet
de, alanin bu kitabi okumamasi olabilir mi? Cunku aldigim kitaplar gayet elden
dusme gorunumune sahip olsalar da ortak ozellikleri sayfalarin kesim
yerlerinden ayrilmamis olmasi. 1967’de basilmis bir kitabi, hele de ilk sahibi
ben degilsem, 2015 yilinda ilk benim okumam normal mi? Halbuki minimal gorunumu
ve Nihal Yalaza Taluy gibi genellikle en baba cevirmenler tarafindan yapilmis
cevirileriyle bulunmaz bir nimet bence hem o zaman hem simdiki zaman icin.
Kitaptaki
oykuler hakkinda kisaca notlar duseyim:
***
Kaderci
Bir
olumu trajikomik hale getirebilmek, yazarin buyuk basarisidir bence.
Kimilerinin onemli zatlarla ilgili ebced hesaplarini buyuk bir gizemmis gibi
one surmesi de komiktir ama, kaderi saplanti haline getirip sairane bir olum
tasarlamak ayri komiktir. Basimiza gelenleri kendimizce yorumlamaya calisiriz
da, gerceklesmemis olaylar uzerinden ‘olsaydi, ne guzel olurdu’ diye dusunmek
en tuhaf huylarimizdan galiba.
Teglev
adinda bir subay, oykunun kahramanidir. Bu siradan gorunuslu adamin ‘kader
insani’ olarak anilmasinin sebebi canini kolayca tehlikeye atarak bir kopegi
kurtarmasi, iskambil falinda cikacak kagitlari dogru bilmesi gibi olaylarla
pekisiyor.
Donemin
kahramanlik taklidi yapan bazi insanlari soyle tasvir ediliyor:
‘Neler yoktu bunlarda:
Byron’luk ve romantizm havasi, Fransiz Ihtilali ve Dekabristleri tutarken
Napoleon’a hayranlik; kadere, burclara sonsuz inanc, irade gucune guven,
pozculuk, laf ebeligi ve boslugun bitmez tukenmez ic bunalimi… Gercek bir ruh
gucuyle yucelik ozlemi, ote yandan kotu terbiye, cahillik, aristokratlik ve
yaldiz ozentisi…’
Teglev
ile ayni kulubede kalan anlatici, bilmem hangi seytanin durtmesi ile geceyarisi
duvara vuruyor. O bunu tekrarladikca Teglev birinin kendisini cagirdigini
dusunmeye baslayip disari firliyor. Yetmiyor, adinin ‘Ilyusa’ diye gecenin
ortasinda fisildandigini duyuyor.
Dolanip
duruyor karanlikta, anlaticinin tak-tak seslerinin kaynagini aciklamasi da
birsey degistirmiyor artik. Masa’nin, ‘seninle evlenemem’ deyip kalbini kirdigi
o kizin onu bulmaya geldigini soyleyip duruyor. Ertesi gun Petersburg’a gidiyor
ve donup Masa’nin uzuntuden kendini zehirledigini soyluyor. Biraz dolastiktan
sonra intihar ediyor. Isin ilginc tarafi, ardinda Napoleon ve kendisinin dogum
ve olum tarihlerinin rakamlari toplaminin ayni oldugunu gosteren bir ebced
hesabini mektup olarak birakiyor! (Kendisi de Napoleon gibi topcu
subayidir!) Anlatici daha sonra da
Masa’nin koleradan oldugunu, Teglev’in bunu soyleyen doktora karsi cikarak
‘zehir’ diye direttigini de ogreniyor. Gece cagirilan Ilyusa’nin da satici Ilya
oldugunu…
*****
Han
Bu
kisaca yasli hanci Akim’in hizmetci Avdotya ile evlenmesi, Avdotya’nin ise
yakisikli Naum’a Akim’in paralarini vererek, adamin elinden hem parasini, hem
esini hem de hanini almasi seklinde ozetlenebilir. Sonunda Akim haci olup diyar
diyar gezmistir. Boyle iste.
******
Certophanov ile
Nedopuskin
‘Kayitsiz, belki biraz
da alayci tabiat, insanlara, onlarin toplumdaki mevki ve maddi durumlarini hic
hesaba katmadan birtakim istidat ve egilimler bagislamistir. Boylece fakir bir
memur oglu olan Tihon’u da gayet hassas, tembel, yumusak ve ince ruhlu; sadece
zevke duskun, koku, tad alma duygulari son derece geliskin bir insan olarak
yarattiktan sonra lahanayla, kokmus balikla beslenmek zorunda birakmisti.’
Bu
Tihon (Nedopuskin) bir ciftlik sahibinin yaninda soytarilik ederken, adam saka
olsun diye olunce ciftligini ona birakacagini soylemis ve ertesi gun de olmus.
Diger mirascilar Tihon ile alay ederken Certophanov onu kurtarir. Son derece
kavgaci, surekli ‘kisizade’ olmakla ovunup duran ama haksizliga da baskasina bile
yapilmis olsa katlanamayan biridir o.
Bir
Yahudi’yi de eziyet eden koylulerin elinden kurtarir ayni sekilde. Adam
iyiligin altinda kalmamak icin Certophanov’a guzel bir at hediye eder.
Certophanov bu ati (Malek-Adel (?)) cok sever. Bir gece gelip ati caldiklarinda
uzuntusu cok buyuk olur. Tam bir yil aradiktan sonra atini bulup getirir.
Eskisi gibi atiyla ovunmeye baslar ama icine gizlice yerlesen bir suphe vardir.
Acaba bu at Malek-Adel degil midir?
Tum
hayvan besleyenler dusunur mu bunu bilmem, ama tavsanim niyet cektirilen beyaz
tavsanlarla birebir ayni oldugu icin ben dusunurum arada: Acaba bir suru
tavsanin arasina salsam, geri doner mi? Beni tanir mi? Ben hangisi oldugunu
kesin olarak bilir miyim? J
Atin
Malek-Adel olmadigini diyakosun ‘yeni atiniz eskisinden daha guzel’ sozuyle
kesin olarak anlayan Certophanov, ati bir hendege goturur, vuracaktir. At ise
kacmaya baslar. Ben at kurtuldu diye sevinirken, zavalli at o an evine donmekte
olan Certophanov’u ‘ben geldim’ der gibi burnuyla durter. Certophanov ise ati
alnindan vurur. Bu Rus yazarlarinin hayvanlara karsi bu acimasizligi benim icin
cok fazla. Ne olurdu ki at kurtulsaydi?
******
Mumu
Sagir
ve dilsiz, cam yarmasi gibi koylu Gerasim, sehirde kapicilik etmek icin bir
konaga gelir. Bir kizi sever, tabi vermezler. Ustelik guzellikle pesini
biraksin diye kiza sarhos taklidi yapmasini soylerler cunku Gerasim sarhoslari
sevmez. Kizi evlendigi ayyasla beraber koye gonderirler. Gerasim bogulmakta
olan bir yavru kopegi kurtarir, besler sonra. Simdi de ona duskundur, aksamlari
onu koynunda yatirir. Bu guzel kopege, homurdanmasi ile cikarabildigi tek ses
oldugu icin ‘Mumu’ adini verir. Kopegi bahcede goren Hanimefendi, onun yanina
getirilmesini emreder. Fakat kopecik cekingendir, Hanimefendiden urkup ona hirlar.
Hanim bunu gururuna yediremez, kahyasina kopegin konaktan uzaklastirilmasini
soyler. Kopek gizlice satilir ama Gerasim her yerde onu arar. Sonunda kopek
boynunda kopardigi iple geri doner.
Boyle
bitse ya… Nerdeee? Ben anladim artik, Turgenyev’in tarzi pek Cehov gibi degil.
Gulduru unsurlari olsa da, hep aci bitiyor hikayelerin sonu. Geri donen Mumu
bir ayyasa havlayinca onun uzaklastirilmasi icin tum konak halki kulubeyi
basar. Gerasim onlara isaret diliyle kopegin hakkindan kendisinin gelecegini
soyler.
Son
yaptigi kopegi bir ahci dukkanina goturup yemek yedirmek olur. Sonra da kayiga
binip tugla parcalarina baglayip suya atar! Sart miydi sanki boyle bir son?
Koyune geri donerken kopegi de goturse olmuyor mu?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder