31 Mayıs 2016 Salı

The Warden – Anthony Trollope


Benim icin naïf, sicacik ve ayni zamanda ilginc bir romandir The Warden. Her roman gibi icinde mecburen catismalar da barindirsa, okurken huzur duydum resmen. Merak edip baktim ‘Gucsuzler Evi Muduru’ diye Turkceye cevrilmis 1984’te.

 Barchester isimli bir Ingiliz kasabasinda geciyor olaylar. Papaz (reverend) Septimus Harding yumusak basli ve iyi kalpli, kizi Eleanor ile birlikte yasayan yasli bir adamdir. Din adami olmasinin yaninda, muzisyendir ve John Hiram adinda bir hayirseverin 1434’te kurmus oldugu  bakim evindeki (darulaceze mi desem) yaslilarin da koruyucusudur. Cicekler icindeki bahcesiyle bu bakimevi pek guzel bir yerdir.

Roman bu bakimevi ve onun sakinlerinin etrafinda gecer. Bunlar uzun yillar zangocluk, bahcivanlik ve hatta mezar soyuculugu gibi isler yapmis, yasliligin getirdigi rahatsizliklar sonucu kendilerine bakamaz olunca da buraya yerlestirilmis on iki yasli adamdir. Yillar icinde  bu bakimevine ait olan araziler degerlenmis, daha fazla kira getirir olmustur. Vasiyet konusunda bir belirsizlik olunca da yaslilar barinma haricinde az miktarda cep harcligi alirken, ‘koruyucu’ dolgun bir ucretle oldukca kolay bir is yapmaktaymis ki buna da Ingilizce de ‘sinecure’ deniliyormus. (sinecure = kebap )

Derken bir gun John Bold isimli bir doctor kasabaya gelir ve bu ‘adaletsiz’ duruma burnunu sokar. Ustelik de Eleanor’a asik olmasina ragmen kalkisir bu ise. Amaci ‘koruyucu’nun ucretini azaltmak ve bakimevi sakinlerine arazi gelirlerinden esit pay vermektir. Haksizliga dur demek icin kendini adayisi gercekten takdire sayandir. Bold’un  insanligi dogru yola getirmek icin gosterdigi atesli cabalar tamamn samimidir. Fakat belki de genclik ona biraz cekingenlik ve baskalarinin iyi niyetine karsi da biiraz guven vermis olsa iyi olurdu. Eski adetlerin mutlaka kotu olmasi gerekmedigine ve degisikliklerin tehlikeli olabilecegine inanabilseydi keske. Ama hayir, o bir Danton’un butun heyecani ve kendine guvenine sahiptir;  geleneklere de bir Jakoben’in siddetiyle lanetler yagdirir. (Asagidaki paragrafin kendimce bir cevirisi idi bu. Trollope’un tasvirleri cok eglenceli J )

Bold is thoroughly sincere in his patriotic endeavours to mend mankind, and there is something to be admired in the energy with which he devotes himself to remedying evil and stopping injustice; but I fear that he is too much imbued with the idea that he has a special mission for reforming. It would be well if one so young had a little more diffidence himself, and more trust in the honest purposes of others – if he could be brought to believe that old customs need not necessarily be evil, and that changes may possibly be dangerous; but no, Bold has all the ardour and all the self-assurance of a Danton, and hurls with anathemas against time-honoured practices with the violence of a French Jacobin.

Bakimevi sakinleri ile gorusen Bold, son senelerini yasamakta olan bu ihtiyarlarin icine garip bir zengin olma umudu yerlestirir. Zamanla cogu kendilerine haksizlik yapildigini, bunun sorumlusunun da koruyucu oldugunu dusunmeye baslar.

Harding’in buyuk kizi Susan ise basdiyakoz (archdeacon) Grantly ile evlidir. Bu adam tam bir karakterdir ve uyarlanan Tv dizisinde Alan Rickman tarafindan hakkiyla canlandirilmistir. Grantly kotu bir adam degildir suphesiz; fakat aldigi egitim boyle bir adam haline getirmistir: zekasi  bulundugu konum icin yeterli  fakat daha ustun konumlar icin yetersiz olan.

Dr. Grantly is by no means a bad man; he is exactly the man which such an education such as his was most likely to form; his intellect being sufficient for such a place in the world, but not sufficient to put him in advance of it.

Grantly, kayinpederinin ‘koruyuculuk’ maasini tamamiyla hakettigini, bunun sorgulanmasinin bile kabul edilemez oldugunu dusunmektedir. Katedralin bahcesinde, diger katedrallerden de ornekler verdigi aklama cabalari gulunctur. Kiliselerin gorkemi ve ihtisami, goklere yukselen kuleleri ve sanat eseri pencereleri onun icin hep din adamlarinin zengin olmasi gerektigine birer delildir. Bu nedenle ahir omrunde suclamalara dayanamayip koruyuculugu birakmak isteyen Harding’e bunun kisisel bir mesele olmadigini, butun kiliseye zarar verecegini soyler. Londra’daki bazi nufuzlu kisileri yanina cekmeye calisir.

‘In former times great objects were attained by great work. When evils were to be reformed, reformers set about their heavy task with grave decorum and laborious argument. An age was occupied in proving a     grievance, and philosophical researches were printed in folio pages, which it took a life to write, and an eternity to read. We get on now with a lighter step, and quicker: ridicule is found to be more convincing than argument, imaginary agonies touch more than true sorrows, and monthly novels convince, when learned quartos fail to do so.’

Sansasyonel gazete Jupiter’de Bold’un basta niyet ettiginden cok daha agir bir makale yazilir Hiram darussifasi hakkinda. Bold bu makale gercekten uzak ve abartili  oldugu icin kendini rahatlatmaya calisir ama bilmemektedir ki milyonlarca seyircisi olan bir ressam en abartili renkleri kullanmak zorundadir.

‘He thought that that at least had no direct appliance to Mr. Harding, and that the absurdly strong colouring of the picture would disenable the work from doing either good or harm. He was wrong. The artist who paints for the million must use glaring colours..’

Kizi Eleanor haric kimse Harding’in neden istifa etmek istedigini anlamaz. Kendini mahva surukledigini dusunur herkes. O ise bu isi halledebilmek icin damadindan gizli Londra’ya gider. Amacina ulastiktan sonra daha dusuk gelirli ama yeniden huzurlu bir adam olur. Kendisine hala Bay Koruyucu diye hitap edenlere ‘artik koruyucu degilim, sadece kilise koro sefiyim’ demektedir. Bakimevi sakinleri ise hem rahatlari kacmis, hem koruyucularina mahcup olmus sekilde kalan omurlerini surdururler. Asik ciftimiz ise, pek tabi, evlenirler.

Kucuk bir kasabanin insanlari etrafinda gecen bu tarz romanlarin da seveni vardir ki ben de onlardan biriyim.Bu kitap Barchester Chronicles isimli ‘beşleme’nin birinci kitabi. 80’lerde cekilmis  olan dizisini bu seriyi bitirince tekrar izleyecegim. Piyasa degil, iddiali degil mutevazi ve samimi bir kitap bu. Yazar sonuc bolumunde soyle diyor: ‘Simdi olaylarin daginik iplerini bir araya getirip soyle yakisikli bir dugum haline getirelim. Bu, yazar icin de okurlar icin de zor olmayacaktir cunku ugrasmamiz gereken cok karakter veya karmasik olaylar yok. Adeti bozmak gerekmeseydi, Barchester’daki meselelerin nasil cozuldugunu okurun hayalgucune bile birakabilirdik.’ (dort cilt daha yazacagindan henuz haberi yok galiba) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder