Benim icin naïf, sicacik ve ayni
zamanda ilginc bir romandir The Warden. Her roman gibi icinde mecburen
catismalar da barindirsa, okurken huzur duydum resmen. Merak edip baktim ‘Gucsuzler
Evi Muduru’ diye Turkceye cevrilmis 1984’te.
Barchester isimli bir Ingiliz kasabasinda
geciyor olaylar. Papaz (reverend) Septimus Harding yumusak basli ve iyi kalpli,
kizi Eleanor ile birlikte yasayan yasli bir adamdir. Din adami olmasinin
yaninda, muzisyendir ve John Hiram adinda bir hayirseverin 1434’te kurmus
oldugu bakim evindeki (darulaceze mi desem) yaslilarin da koruyucusudur. Cicekler icindeki bahcesiyle
bu bakimevi pek guzel bir yerdir.
Roman bu bakimevi ve onun
sakinlerinin etrafinda gecer. Bunlar uzun yillar zangocluk, bahcivanlik ve
hatta mezar soyuculugu gibi isler yapmis, yasliligin getirdigi rahatsizliklar
sonucu kendilerine bakamaz olunca da buraya yerlestirilmis on iki yasli
adamdir. Yillar icinde bu bakimevine ait
olan araziler degerlenmis, daha fazla kira getirir olmustur. Vasiyet konusunda
bir belirsizlik olunca da yaslilar barinma haricinde az miktarda cep harcligi
alirken, ‘koruyucu’ dolgun bir ucretle oldukca kolay bir is yapmaktaymis ki
buna da Ingilizce de ‘sinecure’ deniliyormus. (sinecure = kebap iş)
Derken bir gun John Bold isimli
bir doctor kasabaya gelir ve bu ‘adaletsiz’ duruma burnunu sokar. Ustelik de Eleanor’a
asik olmasina ragmen kalkisir bu ise. Amaci ‘koruyucu’nun ucretini azaltmak ve
bakimevi sakinlerine arazi gelirlerinden esit pay vermektir. Haksizliga dur
demek icin kendini adayisi gercekten takdire sayandir. Bold’un insanligi dogru yola getirmek icin gosterdigi
atesli cabalar tamamn samimidir. Fakat belki de genclik ona biraz cekingenlik
ve baskalarinin iyi niyetine karsi da biiraz guven vermis olsa iyi olurdu. Eski
adetlerin mutlaka kotu olmasi gerekmedigine ve degisikliklerin tehlikeli olabilecegine
inanabilseydi keske. Ama hayir, o bir Danton’un butun heyecani ve kendine
guvenine sahiptir; geleneklere de bir
Jakoben’in siddetiyle lanetler yagdirir. (Asagidaki paragrafin kendimce bir
cevirisi idi bu. Trollope’un tasvirleri cok eglenceli J )
Bold is thoroughly sincere in his patriotic endeavours to mend mankind,
and there is something to be admired in the energy with which he devotes
himself to remedying evil and stopping injustice; but I fear that he is too
much imbued with the idea that he has a special mission for reforming. It would
be well if one so young had a little more diffidence himself, and more trust in
the honest purposes of others – if he could be brought to believe that old
customs need not necessarily be evil, and that changes may possibly be
dangerous; but no, Bold has all the ardour and all the self-assurance of a
Danton, and hurls with anathemas against time-honoured practices with the
violence of a French Jacobin.
Bakimevi sakinleri ile gorusen
Bold, son senelerini yasamakta olan bu ihtiyarlarin icine garip bir zengin olma
umudu yerlestirir. Zamanla cogu kendilerine haksizlik yapildigini, bunun
sorumlusunun da koruyucu oldugunu dusunmeye baslar.
Harding’in buyuk kizi Susan ise
basdiyakoz (archdeacon) Grantly ile evlidir. Bu adam tam bir karakterdir ve
uyarlanan Tv dizisinde Alan Rickman tarafindan hakkiyla canlandirilmistir.
Grantly kotu bir adam degildir suphesiz; fakat aldigi egitim boyle bir adam
haline getirmistir: zekasi bulundugu
konum icin yeterli fakat daha ustun
konumlar icin yetersiz olan.
Dr. Grantly is by no means a bad man; he is exactly the man which such
an education such as his was most likely to form; his intellect being
sufficient for such a place in the world, but not sufficient to put him in
advance of it.
Grantly, kayinpederinin
‘koruyuculuk’ maasini tamamiyla hakettigini, bunun sorgulanmasinin bile kabul
edilemez oldugunu dusunmektedir. Katedralin bahcesinde, diger katedrallerden de
ornekler verdigi aklama cabalari gulunctur. Kiliselerin gorkemi ve ihtisami,
goklere yukselen kuleleri ve sanat eseri pencereleri onun icin hep din
adamlarinin zengin olmasi gerektigine birer delildir. Bu nedenle ahir omrunde
suclamalara dayanamayip koruyuculugu birakmak isteyen Harding’e bunun kisisel
bir mesele olmadigini, butun kiliseye zarar verecegini soyler. Londra’daki bazi
nufuzlu kisileri yanina cekmeye calisir.
‘In former times great objects were attained by great work. When evils
were to be reformed, reformers set about their heavy task with grave decorum
and laborious argument. An age was occupied in proving a grievance, and philosophical researches
were printed in folio pages, which it took a life to write, and an eternity to
read. We get on now with a lighter step, and quicker: ridicule is found to be
more convincing than argument, imaginary agonies touch more than true sorrows,
and monthly novels convince, when learned quartos fail to do so.’
Sansasyonel gazete Jupiter’de
Bold’un basta niyet ettiginden cok daha agir bir makale yazilir Hiram
darussifasi hakkinda. Bold bu makale gercekten uzak ve abartili oldugu icin kendini rahatlatmaya calisir ama
bilmemektedir ki milyonlarca seyircisi olan bir ressam en abartili renkleri
kullanmak zorundadir.
‘He thought that that at least had no direct appliance to Mr. Harding,
and that the absurdly strong colouring of the picture would disenable the work
from doing either good or harm. He was wrong. The artist who paints for the
million must use glaring colours..’
Kizi Eleanor haric kimse
Harding’in neden istifa etmek istedigini anlamaz. Kendini mahva surukledigini
dusunur herkes. O ise bu isi halledebilmek icin damadindan gizli Londra’ya
gider. Amacina ulastiktan sonra daha dusuk gelirli ama yeniden huzurlu bir adam
olur. Kendisine hala Bay Koruyucu diye hitap edenlere ‘artik koruyucu degilim,
sadece kilise koro sefiyim’ demektedir. Bakimevi sakinleri ise hem rahatlari
kacmis, hem koruyucularina mahcup olmus sekilde kalan omurlerini surdururler.
Asik ciftimiz ise, pek tabi, evlenirler.
Kucuk bir kasabanin insanlari
etrafinda gecen bu tarz romanlarin da seveni vardir ki ben de onlardan biriyim.Bu
kitap Barchester Chronicles isimli ‘beşleme’nin birinci kitabi. 80’lerde
cekilmis olan dizisini bu seriyi
bitirince tekrar izleyecegim. Piyasa degil, iddiali degil mutevazi ve samimi bir
kitap bu. Yazar sonuc bolumunde soyle diyor: ‘Simdi olaylarin daginik iplerini
bir araya getirip soyle yakisikli bir dugum haline getirelim. Bu, yazar icin de
okurlar icin de zor olmayacaktir cunku ugrasmamiz gereken cok karakter veya
karmasik olaylar yok. Adeti bozmak gerekmeseydi, Barchester’daki meselelerin
nasil cozuldugunu okurun hayalgucune bile birakabilirdik.’ (dort cilt daha
yazacagindan henuz haberi yok galiba)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder