Kitaba özel komikli ayraç. |
Varlık Yayınları’nın 1968 basımı
bu kitap hakkında bilgi aradım, biraz hakkında okuyayım dedim ama yok, bir şey
bulamadım. Aleksey Tolstoy bildiğimiz “the Tolstoy” un nesi oluyor diye baktım,
uzaktan akrabaymışlar. Bazı bilimkurgu eserler vermiş A. Tolstoy. Kitapta üç
hikaye var ama klasik Rus edebiyatı tadı vermiyor.
Korku Haftası
Hikayenin orijinal ismi ne
manaya geliyor, çok merak ettim. Yani bu isim çok ilgimi çekmişti ama aslında
hikayede bir haftaya yapılan aman aman bir vurgu yok. Okyanusun ortasındaki bir
adaya gelişmiş dürbünler ve bir sürü füze depolayan, işini bilen patron misali
Çinlileri de ucuz işçi olarak orada çalıştıran İgnatiy Ruf Ay’ı parçalamayı
amaçlamaktadır. Yanına aldığı diğer dört kalantorla birlikte oluşan kaos
ortamından yararlanıp borsayı düşürecek, dünyayı ele geçireceklerdir. Füzeler yollanır, ay parçalanır. Biela
kuyruklu yıldızının Dünya’ya yaklaşacağı günden faydalanan “Beşler”, basını
kontrol altında tutarak Ay’ı kendilerinin parçalayacağını saklarlar. (Bu Biela,
Hüseyin Rahmi’nin “Kuyruklu Yıldız
Altında Bir İzdivaç”ında “Müthiş Bila”
diye andığı yıldızdır).
Ay parçalandıktan sonra
geçenleri İgnatiy Ruf şöyle özetler:
“İnsanlar bize, doğanın birer olayıymış gibi davransın,
saygı duysun diye şu yere batasıca ayı parçaladık, dünya kapitalinin sahibi
olduk, diktatörlüğümüzü ilan ettik. Ama sonuç ne oldu? … Genel yerlerde müzik
çalınmasını yasakladım, bu sefer bütün şehir ıslık çalarak dolaşıyor sokaklarda.
Meyhane ve tiyatroları kapattırdım, evlerde toplanıp daha ucuza eğlenmeye
başladılar.”
Öhöm. “Yeni bir dünya”
edebiyatının daha güzel örnekleri var şüphesiz, ama bu hikaye de korku ikliminde uzun süre yaşanmayacağının
altını çiziyor olabilir mi? Parlamentoyu ele geçiren “Beşler”e, oradan yaylanmalarını telaşsızca söyleyen
devrimci genç ve arkadaşları ile dünya nasıl değişmiştir acaba?
Mavi Kentler
Gelecekle ilgili varsayımlar
yapan edebiyatı severim, iç karartıcı olsa bile severek okurum ve etkilenirim
de. Bu hikayede güzel bir gelecek ihtimali var mimar Bujeninov’un kafasında:
“Apartmanların aynalı, basamak
basamak taraçaları bitki ve çiçek doluydu. Damlarda ne bir baca ne bir anten;
maviye çalan yeşil çimenliklerle örtülü geniş caddelerde ne tramvay teli, ne
afiş kulübesi, ne araba vardı. Kentin ulaşım sisteminin tümü yeraltına aktarılmıştı.
Evlerden çıkan pis hava, dev vantilatörler, emicilerle yer altı merkezlerine
çekiliyor, orada temizleniyordu (…) Askeri üretimin sona ermesinden sonra kimya
fabrikaları verimsiz, yabani toprakları işlemeye başlamışlardı. Tundra ve
bataklıkların göz alabildiğine uzandıkları yerlerde ekin tarlaları uğulduyordu
şimdi.”
Mavi Kentler’in yaratıcısıydı o;
öyle ki üstün hizmetleri nedeniyle öldükten sonra “azot dolu bir kabinde dondurulup, bedenin molekül yapısını değiştiren
güçlü manyetik gerilimler”le gençleştirilmişti.
Gerçekte ise savaş sinirlerini
harap etmiş, iş göremez hale getirmiş ve onu sevdiği Nadya’nın gözünde bir
asalak durumuna düşürmüştür. Arkadaşına söylediği gibi “yaşam çarkının içine girip öteki insanların içinde yitemiyordur.”
Bir taraftan mavi kentinin projesi ile uğraşırken Nadya’nın başkaları ile
olmasına dayanamayıp ikisine iftira atan kişiyi öldürdükten sonra bütün
kasabayı ateşe verir. Sonra Mavi Kentin projesini kül olmuş meydandaki direğe
asar.
Antuan Rivo’nun Öldürülmesi hikayesi bana
fazla yavan geldi, yazmıyorum buraya J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder