Kitapları sadece okumak değil
de, onları paylaşacak kadar olgun olabilmek lazım bence. Bu kitabı bana
Exeter’de gönlü zengin kitapçı bir amca verdi. Şehre bir gün için gitmiştik ama
onun dükkanda saatler geçirebilirdim.
Kitabın üzerinde tarih yok,
abebooks.com’dan baktım, 1913 civarı basılmış. Kitapların
görünüşleri konusunda seçici olmamaya çalışıyorum ama böyle şık kitapları
okumak ayrı bir zevk.
Silas Marner, bir haksızlık
sonucu yaşadığı bölgeyi terk etmiş, yeni yurdunda da insanlardan uzak, sadece
zanaatıyla meşgul olmuş bir dokumacı.
Öyle ki, zaman içinde en büyük zevki altınlarını saymak oluyor. Ama
ilginç olaylar silsilesi ile işler değişiyor. Kitabın
açılışını yapan
“A child, more than all other gifts
That earth can offer to declining man,
Brings hope with it, and forward-looking thoughts.”
Mısraları da ancak bundan sonra
anlam kazanıyor. Olay örgüsünü beğensem de, kitabı okuyabilmek kolay olmadı
benim için. Çünkü Silas Marner çok basit bir adam, doğru dürüst konuşmuyor
bile. Baş kahraman paragraflarca cümle kurmazsa rahat edemiyorum galiba! Bölge
halkının batıl inançları ve Eppie’nin yaramazlıkları en eğlenceli konulardı
bana göre.
Birkaç tadımlık cümle:
“If there is an angel who
records the sorrows of men as well as their sins, he knows how many and deep
are the sorrows that spring from false ideas for which no man is culpable.”
“A dull mind, once arriving at
an inference that flatters a desire, is rarely able to retain the impression
that the notion from which the inference started was purely problematic.”
“The sense of security more
frequently springs from habit than from conviction, and for this reason it
often subsists after such a change in the conditions as might have been
expected to suggest alarm. The lapse of time during which a given event has not
happened, is, in this logic of habit, constantly alleged as a reason why the
event should never happen, even when the lapse of time is precisely the added
condition which makes the event imminent.”
“When we are treated well, we
naturally begin to think that we are not altogether unmeritious, and that it is
only just we should treat ourselves well, and not mar our own good fortune.”
“Then sir, why didn’t you say so
sixteen years ago, and claim her before I’d come to love her, i’stead o’ coming
to take her from me now, when you might as well take the heart out o’ my body?
God gave her to me because you turned your back upon her, and He looks upon her
as mine: you’ve no right to her! When a man turns a blessing from his door, it
falls to them as take it in.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder