4 Ekim 2014 Cumartesi

Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar


Çok sevdiğim bir arkadaşımdan ödünç aldım bu kitabı İzmir’e gidişimde. Birkaç ay sonra okumaya başladığım bu kitap otobüs yolculukları, yüzme molaları, Bozcaada’da rüzgar güllerinin yanında günbatımları gördü. “Ehh” diyebileceğim iki kitabın ardından “işte bu!” dedirtti bana nihayet.

Hayri İrdal, hayatı boyunca başarısız, “tutunamayan” bir profil çizmiştir. Şans eseri tanıştığı Halit Ayarcı isimli işadamı ise İrdal’ın laf olsun diye dikkat çektiği meydanlardaki, kurumlardaki vs. saatlerin birbirini tutmaması meselesinden koca bir enstitü çıkarır. Hayri’nin çocukluğundan gelen saat merakı, zamanla ilgili felsefi sözler eden ustası saatçi Nuri Efendi, dedesinin cami yaptırmayı ahd edip yaptıramadığı için evlerinde  kalan cami saati Mübarek, hepsi Ayarcı’nın usta ellerinin sıfırdan yarattığı enstitünün prestijini artırma yolunda birer sebep haline gelmiştir.

Hayri’nin eli para görünce, kendini film yıldızı sanan karısı Pakize ona pek düşkün hale gelmiştir. Platonik bir aşkla sevdiği Semra Hanım da onun metresi olmuştur. Sadece Hayri değil, onun etrafındaki herkes bir şekilde bacaklarından tutulup ite kaka yükseltilmektedir adeta. Eşine dostuna Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nde  iş verilir, müzikten anlamayan baldızı assolist yapılır. Hiç yaşamamış hayali bir zat olan Ahmet Zamanî hakkında Hayri’ye bir eser yazdırılır.

Halit Ayarcı’nın bu marifetlerini hep şüphecilikle izleyen Hayri, Ayarcı tarafından işe ve kendine inanmamakla tenkit edilse de işlerin nasıl yürüdüğünü anlamıştır artık. İtibar ve takdir görmek için,  gerçekten buna layık olmak gerekmediğini biliyordur o da. O yüzden büyük şahsiyetleri laf cambazlıklarıyla idare eder, saati doğru olmayanlardan ceza toplanacak bir sistem icat eder, enstitü için yeni bir bina tasarlar.
Daha sonra enstitu calisanlari icin yapilacak lojmanlari da onun tasarlamasini isteyen Ayarci, bu kez calisanlarin karsi cikmasiyla bocalar ve yarattigi masala inancini kaybeder. Hayri Irdal’in gelecegini hep hissettigi gunler yakindir artik.

Benim merakim, zevkim, insan ruhunu ogrenmekti. Herkes benim gibi mi, yoksa biraz farkli mi? Bunu ogrenmek icin israr ediyordum. Hayir, onlar da benim gibiydi, hatta daha beterdiler. Hic suphe etmeden hodbindiler. Umumun parasi sarf edilirken o kadar comert, hasbi, kayitsiz sartsiz yenilik taraftari olan, benim eserimle ovunen insanlar, simdi kendi menfaatleri ortaya konunca birdenbire donmuslerdi. Hatta Halit Ayarci’yi bile artik dinlemiyorlardi.”

“Hayir, o baska celiktendi. Bu is icin yaratilmisti. Dusunun bir kere, koskoca Buyukdere’de, bu lokantada, kahve koselerinde yari ac, yari tok omrunu geciren Hayri Irdal’in tabagindaki tek midyeyi bile, yemeye kiyamadigi, tam lezzetine varmak icin onunde tuttugu tek midyeyi bile hosuna gidince almakta tereddut etmiyordu. Ve o boyle yaptigi icin de Hayri Irdal dunyalar kadar mesuttu, yillardan beri kendisini taniyan dostu Doktor Ramiz ona bu yuzden gipta ile bakiyor, adeta onu kiskaniyordu.”

Bir “buyuk” adam burada bahsi gecen. Her ne yapsa, ne kadar somurse o kadar fazla itibar goren. Isin ilginci Hayri Irdal koyun gibi degil, ne duruma dustugunun farkinda olarak bu itibari gosteriyor ona.

“Demek usul bu idi. Evvela muvaffakiyet denen bir sey kabul edilecek, sonra sahibi aranip bulunacak, o tebrik edilecek, bu sefer o, muvaffakiyetin asil karsisindakinin oldugunu iddia ederek ona ayniyle devredecek, oteki cok manali bir kelime ile kendi hissesini ayirdiktan sonra yine geriye verecekti. Boylece uzerinde bu kadar devru teslim, iade ve tekrar muamelesi gectikten sonra bu muvaffakiyetten artik kim suphe edebilirdi? Enstitumuzun kurulmasi bir muvaffakiyetti. Bu, resmen muamelesini gormus bir vakia idi. Artik musterih olabilirdim.”

Yorum gerektirmeyen, buz gibi tesbit!

Halbuki simdi Istanbul’da boyle saatli jartiyer tasiyan binlerce hanim var. Dunyanin en zarif hareketleriyle yolda eteklerini kaldirip saatlerine bakiyorlar.”

Fantastik ve utopik? Gercekci? Hepsinden birer tutam. Bu kitap simdiye kadar okudugum yerli romanlarin hicbirine benzemiyor.

Not: Bu kitabi okuyali hayli zaman oldu. Ama yolculuk hazirligi, otellerde surunme gibi sebeplerden hala blogda iki kitap gerideyim. Umarim yakinda yine gercek zamanli yazilar yazabilirim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder