1 Şubat 2014 Cumartesi

Salon Köşelerinde – Safveti Ziya


Elimdeki kitap 2008’de İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkmış. Benim için en büyük özelliği önsözü romanın kendisinden daha çok beğenmem J Çünkü yazar burada Servet-i Fünun matbaasında toplanıp Tevfik Fikret önderliğinde “Abdülhamid’in bütün tedbirlerine, hafiyelerine, bütün kısıtlamalarına … bu milleti ezmek, susturmak, hayvan etmek için harcadığı milyonlarca altınlarına rağmen”  edebi eser üretmeye ve millete edebiyatı sevdirmeye uğraşıldığını belirtiyor. Diyor ki “sansürün pençesinden zarif bir cümleyi, imalı bir kelimeyi, mevzuyu, bir hürriyet fikrine zemin olabilecek hikayeleri yeni yeni kelimelerin belirsizliği içinde boğarak kurtarabildiğimiz günler düşmandan bir kale zaptetmiş gibi muzafferane sevinirdik!” Salon Köşelerinde de sansüre bir dönem uğramış.

Romanın baş kahramanı Şekip’in öldüğünü daha baştan öğreniyoruz. Ölmeden yazdığı kendi hikayesini okuyoruz. Şekip tam bir salon erkeği ve harika bir “valsör”dür. İstanbul’da yaşamasına rağmen bütün arkadaşları ecnebi olan Şekip’e günün birinde Lydia Sanşayn adlı “süzük gözlü” bir İngiliz kızını takdim ederler. Bu kız bir süre sonra benim de merak ettiğim soruyu sorar:

“Her gün dört beş evin kapısını çalarak, iki üç fincan çay içerek ve dört beş kadını, aynı kadınları, aynı insanları çekiştirerek hayat süren erkekler hakkında fikriniz nedir?”

Şu sırıtan Şekip heralde.


Bunu Şekip’e soruyor çünkü Şekip tam da böyle bir insan. Bu ikisi nedense birbirini iğneliyor ama gizlice de seviyorlar. Şekip 3. şahsa pek ilginç gelmeyecek devrelerden geçen aşklarına bir anlam kazandırmak için Lydia’ya evlenme teklif edecekken onun ailesi ile Londra’ya geri döneceğini öğrenir. Son görüşmelerinde Lydia Londra’ya onun da gelmesini rica eder ama anlaşılan Şekip hür değildir, gidemeyecektir. Eveleyip gevelerken Lydia onu vatanı için uğraşan bir hürriyet kahramanı sanınca hayatının boşluğunu daha iyi anlayan Şekip kahrolur (sonra da gitmiş kendini öldürmüş). Ha bir de, bu son görüşmede Lydia bir hatıra olarak bileziğini çıkarıp Şekip’in koluna takıyor, hiç çıkarmamasını istiyor. Nasıl yani??

Tarihsel açıdan bakarsak, yazarın bahsettiği hürriyet fikrine zemin olabilecek hikayeler mevcut, sansürden kurtarılamamış olsa da. Paşa gönlüm açısından bakarsak,  yüzeysel. Diğer eserlerini okuma isteği uyandırmıyor. Hele de bu eserler Halid Ziya tarafından “her şeye gevşek bağlarla tutunan, bütün ömründe iyi giyinmek, iyi yemek, bol bol para harcamak, en geniş ölçüde eğlenmek ve daima gülmek” biçimindeki hayat felsefesinin yansımaları olarak görülmüşse.

1 yorum:

  1. teşekkürler konum safveti ziya idi eserinin konusuna bakıyodum karışık sitelerden güzel denk geldim :)

    YanıtlaSil