19 Şubat 2014 Çarşamba

Little Women / Küçük Kadınlar – Louisa May Alcott


Elimdeki kitap 1985 basımı. Küçük kadınlar, 19. yüzyılda Amerika’da dört çocuklu March ailesinin huzurlu hikayesini anlatıyor. Daha çok çocuklara hitap ettiği için dili epey sade. Bazen misyonerliğe kaçsa da sevimli kalmayı başaran bu kitapta Alcott, erkek Fatma kız modeli Jo (Josephine) üzerinden kendini anlatmış. Diğer üç kızın adları da Meg, Beth ve Amy.

Çocukların ana amacı kanaatkarlık. John Bunyan’ın Pilgrim’s Progress adlı eserinden yola çıkarak doğru yolu bulma amacındalar. Yokluk çekiyorlar; Meg dadılık yapıyor, Jo huysuz teyzesinin başını bekliyor, Beth ev işlerine yardım ediyor. Akşam eve gelince de savaştakiler için dikiş dikiyorlar. Babaları zaten savaşa gitmiş. Kitapta “gidebilsem ben de savaşa giderdim, ama gidemediğim için oğullarımı gönderdim” diyen bir figüran üzerinden “vatan için feda olsun” miti işleniyor.

Kardeşlerin farklı karakterleri, yaşam şartlarıyla birleşince ortaya ilginç sahneler çıkıyor. Meg, çay davetine giderken üzerinde yanık izi olan elbisesini giyiyor diye Jo’yu azarlıyor. Bir çift iyi eldivenin teklerini paylaşıp giyiyor, kötü çifti de eldivenlerinin tam olduğunu göstermek için ellerinde tutuyorlar. Meg gittiği bir "parti"de arkadaşları onu süsleyip topuklu giydirince önce beğeniyor, sonra "ama ben bunlar için daha küçüğüm, hem önemli olan iç güzelliği" diye mesajı da veriyor. Beth utangaç olduğu için bir ortama girdiğinde ablalarına oğlanların yanına gelmesini önlemelerini rica ediyor. Amy ise burnu yeterince fındık değil diye mandalla tutturan bir kız. Okula limon turşusu götürdü diye hoca eline vurunca onun için de Beth gibi homeschooling yoluna gidiliyor.

Bizde ellerine kına yakılan, gözlerine sürme çekilen köylü güzelinin muadili Meg.

Limon turşusu buymuş. Mouth-watering!
İçlerinde favorim tabi ki Jo. Teyzesine sıkıcı kitaplar okumaktan bunalmış, o uykuya dalınca Vicar of Wakefield açıp onu okumaya dalıyor. Teyze uyanıp kendisine okumasını söylediğinde de biraz okuyup en heyecanlı yerinde kesiyor cingöz. March ailesinde yaşamış olsam Jo olmak isterdim. Tiyatro oyunları, Pickwick Club, sandalla gidilen piknikler, buz pateni… Ooh, ideal hayat!

Şunlardaki tatlılığa bak!
Sonlara doğru Meg ve Laurie’nin hocası Brooke arasında geçenler de romantik değil de realist gibi sanki. On yedi yaşındaki kız karşısına ilk çıkan erkeğe zorla aşık olmaya çalışıyor. Brooke da Mrs. March ile birlikte taa Washington’a hasta babaya bakmaya gittiğine göre ideal damat! (Tam Jo’nun bakış açısı). Kitap bir Noel arefesinde başlayıp yine Noel’de bitiyor ama sanırım beklenen ilgiyi görünce hikayenin devamı gelmiş. Okuyunca göreceğiz bakalım bu ikisi sahiden evleniyor mu!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder