2 Mayıs 2017 Salı

Genoy Nashego Vremeni / A Hero of Our Time / Çağımızın Kahramanı – Lermontov


Okumuşum, öylece kalmış. Geç de olsa yazayım.

Önsöze göre, Tolstoy’un güçlü realizmini hazırlayan ve Dostoyevski’ye yol gösteren esermiş bu. Ben Turgenyev’in Kaderci’sine benzettim. Kitabın kendisini fazla ilgi çekici bulmasam da, okuduğum o mükemmel eserlere mihmandarlık yapan kitabı da burada saygıyla anmak isterim.

Şairin Ölümü isimli ünlü şiirine de yer verilmiş kitapta. O şiirden bir kıta:

‘Tahtı çevreleyen siz gözü doymaz yığın!
Örtün gerçeği, söz tanımayın yargıya.
Sinin, sinebildiğiniz kadar yasanın altına.
Ama, ey alçaklar, unutmayın bir gün çıkacağınızı
Tanrı’nın huzuruna.’

Romanın baş kahramanı Peçorin, sırf zihni faaliyette bulunmak için düşman edinmekten hoşlanıyor:

‘Canıma minnet düşmanlara bayılırım. Beni eğlendirir, kanımı hareketlendirir. Her an kuşkulu olursun, her bakışın, her sözcüğün anlamını çözmek, amacını kestirmek istersin. Aldanmış görünerek, kurnazlıklarla ve bin bir tasarılarla kurulmuş yapıyı birden çarparak yıkmayı kurarsın. İşte hayat buna denir.’

‘Çağımızın kahramanına örnek bula bula bu genci mi buldu yani!’  şeklinde tepkiler alan, intihara da biraz meyilli bir anti-kahramandır Peçorin. Kendine düşmanlar yarattığı gibi, sevmediği kadınların da kalbini kazanmayı hedefler bu adam:

Ben yoluma ne çıktıysa kapan, kandıkça susayan hırsın tutsağıyım. Başkalarının ıstırabı, neşesi yalnızca kişiliğimi, ruhumu güçlendirecek besinmiş gibi görünür gözüme.’

‘Varsın bildiğini okusun. Öleceksek ölelim, Dünya sanki ne kaybeder? Artık yaşam sıkıyor üstelik. Ben baloda esneyen, sırf henüz kupa arabası gelmediğinden yatmaya gitmeyen bir insandan farksızım. Şimdi ise araba da hazır! Haydi esen kalınız. Aşkım kimseyi mutlu etmedi; çünkü karşımdakiler için hiçbir fedakarlıkta bulunmadım. Kimi sevdimse, bencillikle, kişisel heveslerimi tatmin için sevdim.’

Ve bir Rus klasiği; bir doğayla iç içe yapılan düello sabahı tasviri: ‘Bugünkünden daha mavi, daha duru bir sabah hatırlamıyorum. Güneş, güçlükle doruklardan seçiliyordu. İlk ışınlarının okşayıcı ılıklığı, gecenin son soluyuşlarını yapan serinliğine karışıyor; bütün duygulara tatlı bir gevşeklik veriyordu.’




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder