27 Mayıs 2016 Cuma

Kaderci / Ivan Turgenyev


1960’larin sonu ile 1980’ler arasinda soyle bir adet varmis bence: Varlik Yayinlari kitaplarini –belki de ucuz diye- alip birilerine hediye etmek. Diger bir adet de, alanin bu kitabi okumamasi olabilir mi? Cunku aldigim kitaplar gayet elden dusme gorunumune sahip olsalar da ortak ozellikleri sayfalarin kesim yerlerinden ayrilmamis olmasi. 1967’de basilmis bir kitabi, hele de ilk sahibi ben degilsem, 2015 yilinda ilk benim okumam normal mi? Halbuki minimal gorunumu ve Nihal Yalaza Taluy gibi genellikle en baba cevirmenler tarafindan yapilmis cevirileriyle bulunmaz bir nimet bence hem o zaman hem simdiki zaman icin.
Kitaptaki oykuler hakkinda kisaca notlar duseyim:

***

Kaderci

Bir olumu trajikomik hale getirebilmek, yazarin buyuk basarisidir bence. Kimilerinin onemli zatlarla ilgili ebced hesaplarini buyuk bir gizemmis gibi one surmesi de komiktir ama, kaderi saplanti haline getirip sairane bir olum tasarlamak ayri komiktir. Basimiza gelenleri kendimizce yorumlamaya calisiriz da, gerceklesmemis olaylar uzerinden ‘olsaydi, ne guzel olurdu’ diye dusunmek en tuhaf huylarimizdan galiba.

Teglev adinda bir subay, oykunun kahramanidir. Bu siradan gorunuslu adamin ‘kader insani’ olarak anilmasinin sebebi canini kolayca tehlikeye atarak bir kopegi kurtarmasi, iskambil falinda cikacak kagitlari dogru bilmesi gibi olaylarla pekisiyor.

Donemin kahramanlik taklidi yapan bazi insanlari soyle tasvir ediliyor:

‘Neler yoktu bunlarda: Byron’luk ve romantizm havasi, Fransiz Ihtilali ve Dekabristleri tutarken Napoleon’a hayranlik; kadere, burclara sonsuz inanc, irade gucune guven, pozculuk, laf ebeligi ve boslugun bitmez tukenmez ic bunalimi… Gercek bir ruh gucuyle yucelik ozlemi, ote yandan kotu terbiye, cahillik, aristokratlik ve yaldiz ozentisi…’

Teglev ile ayni kulubede kalan anlatici, bilmem hangi seytanin durtmesi ile geceyarisi duvara vuruyor. O bunu tekrarladikca Teglev birinin kendisini cagirdigini dusunmeye baslayip disari firliyor. Yetmiyor, adinin ‘Ilyusa’ diye gecenin ortasinda fisildandigini duyuyor.

Dolanip duruyor karanlikta, anlaticinin tak-tak seslerinin kaynagini aciklamasi da birsey degistirmiyor artik. Masa’nin, ‘seninle evlenemem’ deyip kalbini kirdigi o kizin onu bulmaya geldigini soyleyip duruyor. Ertesi gun Petersburg’a gidiyor ve donup Masa’nin uzuntuden kendini zehirledigini soyluyor. Biraz dolastiktan sonra intihar ediyor. Isin ilginc tarafi, ardinda Napoleon ve kendisinin dogum ve olum tarihlerinin rakamlari toplaminin ayni oldugunu gosteren bir ebced hesabini mektup olarak birakiyor! (Kendisi de Napoleon gibi topcu subayidir!)  Anlatici daha sonra da Masa’nin koleradan oldugunu, Teglev’in bunu soyleyen doktora karsi cikarak ‘zehir’ diye direttigini de ogreniyor. Gece cagirilan Ilyusa’nin da satici Ilya oldugunu…

*****

Han
Bu kisaca yasli hanci Akim’in hizmetci Avdotya ile evlenmesi, Avdotya’nin ise yakisikli Naum’a Akim’in paralarini vererek, adamin elinden hem parasini, hem esini hem de hanini almasi seklinde ozetlenebilir. Sonunda Akim haci olup diyar diyar gezmistir. Boyle iste.

******
Certophanov ile Nedopuskin

‘Kayitsiz, belki biraz da alayci tabiat, insanlara, onlarin toplumdaki mevki ve maddi durumlarini hic hesaba katmadan birtakim istidat ve egilimler bagislamistir. Boylece fakir bir memur oglu olan Tihon’u da gayet hassas, tembel, yumusak ve ince ruhlu; sadece zevke duskun, koku, tad alma duygulari son derece geliskin bir insan olarak yarattiktan sonra lahanayla, kokmus balikla beslenmek zorunda birakmisti.’

Bu Tihon (Nedopuskin) bir ciftlik sahibinin yaninda soytarilik ederken, adam saka olsun diye olunce ciftligini ona birakacagini soylemis ve ertesi gun de olmus. Diger mirascilar Tihon ile alay ederken Certophanov onu kurtarir. Son derece kavgaci, surekli ‘kisizade’ olmakla ovunup duran ama haksizliga da baskasina bile yapilmis olsa katlanamayan biridir o.

Bir Yahudi’yi de eziyet eden koylulerin elinden kurtarir ayni sekilde. Adam iyiligin altinda kalmamak icin Certophanov’a guzel bir at hediye eder. Certophanov bu ati (Malek-Adel (?)) cok sever. Bir gece gelip ati caldiklarinda uzuntusu cok buyuk olur. Tam bir yil aradiktan sonra atini bulup getirir. Eskisi gibi atiyla ovunmeye baslar ama icine gizlice yerlesen bir suphe vardir. Acaba bu at Malek-Adel degil midir?

Tum hayvan besleyenler dusunur mu bunu bilmem, ama tavsanim niyet cektirilen beyaz tavsanlarla birebir ayni oldugu icin ben dusunurum arada: Acaba bir suru tavsanin arasina salsam, geri doner mi? Beni tanir mi? Ben hangisi oldugunu kesin olarak bilir miyim? J

Atin Malek-Adel olmadigini diyakosun ‘yeni atiniz eskisinden daha guzel’ sozuyle kesin olarak anlayan Certophanov, ati bir hendege goturur, vuracaktir. At ise kacmaya baslar. Ben at kurtuldu diye sevinirken, zavalli at o an evine donmekte olan Certophanov’u ‘ben geldim’ der gibi burnuyla durter. Certophanov ise ati alnindan vurur. Bu Rus yazarlarinin hayvanlara karsi bu acimasizligi benim icin cok fazla. Ne olurdu ki at kurtulsaydi?

******

Mumu

Sagir ve dilsiz, cam yarmasi gibi koylu Gerasim, sehirde kapicilik etmek icin bir konaga gelir. Bir kizi sever, tabi vermezler. Ustelik guzellikle pesini biraksin diye kiza sarhos taklidi yapmasini soylerler cunku Gerasim sarhoslari sevmez. Kizi evlendigi ayyasla beraber koye gonderirler. Gerasim bogulmakta olan bir yavru kopegi kurtarir, besler sonra. Simdi de ona duskundur, aksamlari onu koynunda yatirir. Bu guzel kopege, homurdanmasi ile cikarabildigi tek ses oldugu icin ‘Mumu’ adini verir. Kopegi bahcede goren Hanimefendi, onun yanina getirilmesini emreder. Fakat kopecik cekingendir, Hanimefendiden urkup ona hirlar. Hanim bunu gururuna yediremez, kahyasina kopegin konaktan uzaklastirilmasini soyler. Kopek gizlice satilir ama Gerasim her yerde onu arar. Sonunda kopek boynunda kopardigi iple geri doner.

Boyle bitse ya… Nerdeee? Ben anladim artik, Turgenyev’in tarzi pek Cehov gibi degil. Gulduru unsurlari olsa da, hep aci bitiyor hikayelerin sonu. Geri donen Mumu bir ayyasa havlayinca onun uzaklastirilmasi icin tum konak halki kulubeyi basar. Gerasim onlara isaret diliyle kopegin hakkindan kendisinin gelecegini soyler.

Son yaptigi kopegi bir ahci dukkanina goturup yemek yedirmek olur. Sonra da kayiga binip tugla parcalarina baglayip suya atar! Sart miydi sanki boyle bir son? Koyune geri donerken kopegi de goturse olmuyor mu? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder