11 Aralık 2013 Çarşamba

Lettres de mon Moulin / Değirmenimden Mektuplar – Alphonse Daudet




1990 yılında İnkılap Kitabevi tarafında basılmış bu kitapta sık sık siyah-beyaz resimlere yer verilmiş. Alphonse Daudet daha önce okuduğum bir yazar değildi, bunu okumamın nedeni ise “klasik” olmasıydı. Beni pek sarmadı ama yine de söyleyecek birkaç şeyim var.


Kitabın en hoşuma giden tarafı Paris’i (ya da herhangi bir büyük şehri) bırakıp tabiata daha yakın olmak için, üstelik de Alplere bakan bir yamaçta eski bir değirmene yerleşme fikri. Daudet bunu yapmış, güzel güzel de anlatıyordu orada geçen ilk günlerini ki kitap “değirmenimden masallar” boyutuna geçti. Benim hayal gücümden çok şey bekleyen kitapları sevemiyorum belki. Çocukken okusam daha farklı olabilirdi.

Değirmenin ele güne rezil olmamak için buğday bulamayınca toprak öğüten eski sahibi Cornille Usta’nın hikayesi güzeldi. Ama sonra durduğu yerde durmadı ki yazar; Cezayir senin Korsika benim dolaştı. Kitabın sonunda ise Paris’in gözünde tüttüğünü söyleyerek “doğa da bi yere kadar demek ki” dedirtti.

Kalanlar:

“Of, zavallı bizler, zavallı insan kalpleri… Hor ve küçük görmenin bile aşkı öldürememesi ne kötü şey…”

“Dünyada beyinleri sayesinde geçinen zavallı insanlar vardır. Bunlar hayatın en önemsiz şeylerini, özleri pahasına, hep saf altınla ödemeye mahkumdurlar. Bu onlar için günlük bir acıdır.”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder